24 Nisan 2013 Çarşamba


Büyümek çok tuhaf. Yaşın küçükken ceplerine doldurduğun onlarca hayalin oluyor. Çıkarıp cebinden bakıyorsun hepsine teker teker, hepsi ileriye dönük...
Büyüyorsun sonra bi gün. Tekrar çıkarıyorsun cebine sakladığın hayallerini. Umutların kalmamış oluyor. Tükeniyorsun yavaş yavaş. Senden geriye bir şey kalmıyor hayallerin olmayınca. Bir bakıyorsun hırkanın koluna silmişsin bütün hayallerini. Geceleri yastığına yağan yağmurda akıntıya kapılmış hepsi. İşte böyle büyüyorsun. Tükeneceğin günü bekleyerek...
Ben bu akşam mumlarımı üfleyeceğim, o güne biraz daha yaklaşıp.

22 Nisan 2013 Pazartesi


Uzakta bilmediğim yerlerde ben hayaller kurarken sen gerçeklerini yaşıyorsun mesela. Benim canım vapura binmek istiyor. Hava hafif esintili. Güzel şarkılar fısıldasın istiyorum şu an kulağıma. Bulutların anlamsız resimlerini anlamlı cümlelerle süsleyeyim, görkeminde kaybolayım istiyorum. Hava bugün buna çok müsait. Sen şimdi oturmuş bir bankda demleniyorsundur. Belki uzaklara dalmıştır gözlerin.
Sabah doldurduğum çay ince belli bardağında duruyor hala. Buz gibi olmuş camın önünde. Film taktım dvd ye onu da izlemekten vazgeçtim bıraktım öylece. Bilmiyorum mutsuzumdur belkide. İlla bişeyler yapacaksak hayaller kuralım. Akşam üzeri çayı tekrar ısıtırız. Nasıl olsa bir şekilde gün biter.

18 Nisan 2013 Perşembe


Gece Mavisi.
Sana verdiğim isim tamda bu.
Yeni günün en güzel zamanısın sen.
Yüreğime şarkılar doldurduğum saatlerimsin.
Bir fincan kahveyle,
Kırk yıllık hayatıma ömür kattığım
En güzel zamanımsın sen.
Çok şeysin aslında.
Belkide herşey.
Sen gece mavisisin,
Mat renklerle donanmış hayatımda.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Sıradan Olmayan.


  Sara mutsuzdu. İkilemler arasına sıkışıp kalmıştı. Canı yanıyordu. Bir kuş olmayı dilerdi, tam şu an. Kanat çırpıp endişelerinden uzaklaşmak isterdi. Uzağa, biraz daha uzağa ve dahada... Sonra kaybolurdu gözden. Korkup kaçtığı şeyler bulamazdı onu. Özgür olamazdı, kaçamazdı düşüncelerinden. Kendini korumak için kaçardı yalnızca. Kuşlar özgürler. Onları özgür kılan şey kanatları değil hayır. Onları özgür kılan şey düşünememeleri. İnsanın en büyük tutsaklığı düşünceleridir çünkü. Sara yanaklarının sıcaklığını hissetti birden. Aldırış etmedi önce. Tuzlu bir tat alıyordu dili. Elini zor bela kaldırdı yaşlarını sildi. O an sadece anılarını siliyor olmayı dilerdi. Kanatlarını siper etti göğsüne, kalbini korumayı çalışırcasına.