1 Mayıs 2013 Çarşamba


 Özetleyeceksek bir şeyleri eğer illaki, Yaprak gibi hissediyorum kendimi. Tuttunduğum ağaçtan, senden düşmekten korkan bir yaprak gibi. Düşersem canım acır. Sararır solarım sen yoksan. Sen yoksan mesela yaşadığım hayatta hep bir şeyler noksan. Beni bırakman demek ölümüme seyirci kalman demek anlamıyorsun. Hadi düşmem sorun değil, sararmam sorun değil. Ya bi rüzgara kapılırda savrulursam ordan oraya, uzaklaşırsam senden işte o zaman ölürüm ben.



24 Nisan 2013 Çarşamba


Büyümek çok tuhaf. Yaşın küçükken ceplerine doldurduğun onlarca hayalin oluyor. Çıkarıp cebinden bakıyorsun hepsine teker teker, hepsi ileriye dönük...
Büyüyorsun sonra bi gün. Tekrar çıkarıyorsun cebine sakladığın hayallerini. Umutların kalmamış oluyor. Tükeniyorsun yavaş yavaş. Senden geriye bir şey kalmıyor hayallerin olmayınca. Bir bakıyorsun hırkanın koluna silmişsin bütün hayallerini. Geceleri yastığına yağan yağmurda akıntıya kapılmış hepsi. İşte böyle büyüyorsun. Tükeneceğin günü bekleyerek...
Ben bu akşam mumlarımı üfleyeceğim, o güne biraz daha yaklaşıp.

22 Nisan 2013 Pazartesi


Uzakta bilmediğim yerlerde ben hayaller kurarken sen gerçeklerini yaşıyorsun mesela. Benim canım vapura binmek istiyor. Hava hafif esintili. Güzel şarkılar fısıldasın istiyorum şu an kulağıma. Bulutların anlamsız resimlerini anlamlı cümlelerle süsleyeyim, görkeminde kaybolayım istiyorum. Hava bugün buna çok müsait. Sen şimdi oturmuş bir bankda demleniyorsundur. Belki uzaklara dalmıştır gözlerin.
Sabah doldurduğum çay ince belli bardağında duruyor hala. Buz gibi olmuş camın önünde. Film taktım dvd ye onu da izlemekten vazgeçtim bıraktım öylece. Bilmiyorum mutsuzumdur belkide. İlla bişeyler yapacaksak hayaller kuralım. Akşam üzeri çayı tekrar ısıtırız. Nasıl olsa bir şekilde gün biter.

18 Nisan 2013 Perşembe


Gece Mavisi.
Sana verdiğim isim tamda bu.
Yeni günün en güzel zamanısın sen.
Yüreğime şarkılar doldurduğum saatlerimsin.
Bir fincan kahveyle,
Kırk yıllık hayatıma ömür kattığım
En güzel zamanımsın sen.
Çok şeysin aslında.
Belkide herşey.
Sen gece mavisisin,
Mat renklerle donanmış hayatımda.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Sıradan Olmayan.


  Sara mutsuzdu. İkilemler arasına sıkışıp kalmıştı. Canı yanıyordu. Bir kuş olmayı dilerdi, tam şu an. Kanat çırpıp endişelerinden uzaklaşmak isterdi. Uzağa, biraz daha uzağa ve dahada... Sonra kaybolurdu gözden. Korkup kaçtığı şeyler bulamazdı onu. Özgür olamazdı, kaçamazdı düşüncelerinden. Kendini korumak için kaçardı yalnızca. Kuşlar özgürler. Onları özgür kılan şey kanatları değil hayır. Onları özgür kılan şey düşünememeleri. İnsanın en büyük tutsaklığı düşünceleridir çünkü. Sara yanaklarının sıcaklığını hissetti birden. Aldırış etmedi önce. Tuzlu bir tat alıyordu dili. Elini zor bela kaldırdı yaşlarını sildi. O an sadece anılarını siliyor olmayı dilerdi. Kanatlarını siper etti göğsüne, kalbini korumayı çalışırcasına.

12 Ekim 2012 Cuma

+ Yukarıya bak, ne görüyorsun Dan ? 
- Yıldızlar. 
+ Başka ? 
- Sadece yıldızlar. 
+ Ben baktığımda kalbimdeki ışığı görüyorum. Hiç sönmüyor.

Dan o gece uyumadı. Yastığına sarılıp kalbine bastırdı. İçindeki boşluğu dolduramıyordu. Saatin tik tak sesiyle uyuşurken beyni, düşünmek için direndi dakikalarla. Dan, ışığı görüyordu. Sara'nın gözlerinde. Parlıyorlardı çünkü gözleri bakarken. Fark vardı arada. Sara gözlerini Dan den ayırdığı zaman ışık sönüyordu. O gece anladı genç adam, Sara için görmek değil hissetmek önemliydi. Gözleri görmese de kalbi sürekli üstündeydi.