16 Nisan 2012 Pazartesi

   Bana yaşattıkların önemli değil. Bana hissettirdiklerin önemli. Seni nasıl özlediğim önemli. Ellerin, yüzün, sesin, omzun önemli mesela. Çünkü en çok onlara ihtiyacım var.  Gitmiş olman umrumda bile değil. Geri dönecek olman her şeyden önemli. Eğer gelirsen, geri gidicek olmanı da hiç umursamıyorum. Çünkü eğer gidersen, gittiğin yolları ezberledim. Küçük bir çocuk gibi peşine takılıp sürükleneceğim. Sadece gel ,sen ve beni biz yapsan kafi.

14 Nisan 2012 Cumartesi


   + Beton yığınlarının arasına sıkışmış insanlar da arıyorum sevgiyi. Sabah kalkıyor işine gidiyor, akşam oluyor evine geliyor. Beton yığınlarının arasına sıkışmış insanlar ...
      Düşünceleri sınırlı, hayalleri sınırlı ...
   - Peki ya sen ?
   + Ben mi ?
   - Sende öylesin. Bir beton yığınının içinde yaşıyorsun. Akşam olunca orada uyuyor bütün hayallerini orada kuruyorsun.
   + Hayır benim hayallerim var. Dışarıda ise kendini hayallerimizi bozmaya adamış insanlar. Ben karantinaya alınmış bir hasta gibiyim. Eğer dışarıya çıkarsam hayallerimin devrilmesi üzerine içimdeki nefreti herkese bulaştırabilirim ...

12 Nisan 2012 Perşembe

   Sahipsiz bir mezar olurum belki kimsenin bilmediği. Bir dua olursun bana bilmeden, belki. Ne annem, ne babam, ne sevdiğim belli olur. Kimsesiz olurum. Eksile eksile.
   Cehennemin kaldırım taşlarını sayarım. Dibine kadar inerim belkide. Seni severek en büyük günahı işlemedim mi ben ? Üzülme, ateş senin canımı yaktığın kadar yakmaz beni ...

11 Nisan 2012 Çarşamba

Vedalar bana göre değil...
  Bir kelebeğin kanat seslerinde arıyorum anlatamadığım sessizliği. Dizlerimi karnıma doğru çekmiş uzanıyorum öylece. Cevaplayamadığım sorulara lanet edercesine.
 Yağmurlu kış günlerinden nefret ediyorum. Yağmurlu havalar bana seni hatırlatıyor. Cevaplayamadığım sorular var. Sahi neden hep sana geleceğim zaman yağmur yağardı ?
  Ağlamaktan çekinirdim bir zamanlar. Yağmurlu havaları da severdim. Gizliyordu çünkü akan gözyaşlarımı yağmur damlalarında. 
  Saatin tik tak sesinden başka hiç ses yok. Camı açık unutmuşum. Rüzgar estiği zaman uğultu geliyor arada. Deli gibi bağırmak istiyorum ama gücümün olmadığını hissediyorum. Boğazım kuruyor su isteyecek hiç kimsemin olmadığını fark ediyorum.
  Bu söylediklerimin hiç biri önemli değil. Hepsine aynı cevabı verebilirim belkide. Bana sorulan her sorunun en net cevabıydın sen.
Giderken bir elvedaya sığdırdığın bütün cümlelerin tek yüklemi yapabileceğim.

10 Nisan 2012 Salı

   Bir gece yatağından ağlayarak fırladın mı sen ? Ya da uyuyamadığın geceler oldu mu hiç ? Birileriyle konuşmak yerine yıldızları saydığın geceler ya peki ? Bir siyaha renk olmak içinde çabalamadın. Güzel bir şarkı da olabilirdim ben. Peki neden sözsüz bir beste olmayı tercih ettim ? Sensiz daha mutlu da olabilirdim belki. Neden denemediğimi hiç mi düşünmedin ? 
  Seni de anlıyorum. Hiç yaşamadın kaybetme korkusunu. Kaybetmekten korkmayan insanlar aşkdan anlamazlar.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Anlatamıyorsan eğer kimseye derdini, susmayı dene.
  İçim acıyor. Çok acıyor hemde. Kendimi eski ahşap evlerden biri gibi hissediyorum. Eski ve ahşap ...
İçimde faili meçhul yangınlar çıkıyor. Yanıyorum, alev alev. Ahşap bir ev gibi, hızlı oluyor tükenişim. Ölümden önce son dua gibiydi haykırışlarım. Kurtaran kimse yok. Herkes ölüşüme seyirci. Ateşten korkuyor, yaklaşamıyorlar. İçimde hiçbir umut yok. Olan bütün umutlar,hayaller çekildi ruhumdan. Karıncalanan düşüncelerimi gömmeye hazırlanıyorum. Hiç kimseyi, hiçbir şeyi düşünemiyorum. Ruhum yavaş yavaş çekiliyor bedenimden. Gözümün önünden geçen on iki kare var. On iki tane iz bırakan anı var. O anılara sıkıştırılmış insanlar var. Onlar yaşıyorlar ben ölüyorum. Olsun, varsın yaşasınlar benim yaşayamadığım hayatı. Hayatımda derin yaralar açan insanlar varsın mutlu olsunlar.